Güncel
Sykes-Picot yerine ‘Kerry-Lavrov’ anlaşması
Cenevre görüşmelerinde muhalifler, 'Sykes-Picot Anlaşması'nın, 100 yıl sonra 'Kerry-Lavrov anlaşması' şeklinde ortaya çıkmasından ve yalnız bırakılmaktan endişe ediyor.
Al Jazeera'den Ayşe Karabat'ın haberine göre: Cenevre'deki Suriyeli muhaliflerin görüşmelere olan inancı sarsılsa da masadan çekilen taraf olmak istemiyorlar. Muhalifler, 1916'da imzalanan ve Ortadoğu'nun bugünkü sınırlarını önemli ölçüde belirleyen "Sykes-Picot Anlaşması"nın, 100 yıl sonra "Kerry-Lavrov anlaşması" şeklinde ortaya çıkmasından ve yalnız bırakılmaktan endişe ediyor.
Cenevre'deki President Wilson Oteli'nin lobisindeki sivil güvenlik görevlisi, fotoğraf kameramızı daha çantamızdan çıkarır çıkarmaz, böyle seslendi bize.
Çünkü bu otelin lobisine açılan toplantı salonlarında Suriyeli muhalifler ne yapacaklarını tartışıyor ve önlerindeki zor seçenekleri değerlendiriyorlar. Lobide, muhalifleri destekleyen ülkelerin diplomatları da cirit atıyor. Onlara fikir veriyorlar, pozisyon belirlemelerine yardımcı olmaya çalışıyorlar. Lobinin şu veya bu köşesinde tarihe yön verecek olan tartışmalar yaşanıyor.
Muhaliflerin müzakere ekibinde görüş ayrılıkları var, kimisi ‘gidelim buradan' diyor, kimisi ne olursa olsun kalmaktan yana. Åžimdilik ağır basan görüş ‘Masadan kalkan biz olmayalım.' Ama bu da her an deÄŸiÅŸebilir.
Hatta sabah başka bir şey söyleyen bir muhalif, bir kaç saat sonra konuştuğumuzda başka bir fikri savunabiliyor.
CENEVRE'DE HAYALET DOLAÅžIYOR
Muhaliflerin bir kısmının moralsiz olduÄŸunu söylemek de yanlış olmaz. Her ne kadar ABD, ‘Rusya hemen bombardımanı durdursun' açıklaması yapmış olsa da "Acaba Ruslar ve Amerikalılar anlaÅŸtı ve ‘istikrar saÄŸlansın da nasıl saÄŸlanırsa saÄŸlansın' diye düşünüp Esed'in ilerlemesine izin mi veriyorlar?" diye düşünenler de var.
Moralinin epey bozuk olduğunu saklamayan ama adını vermek istemeyen karar alıcılar arasındaki bir muhalif şunları da söyledi:
"Hani Sykes-Picot vardı ya... Belki de ‘Kerry-Lavrov' diye bir ÅŸeyden söz edecek çocuklarımız."
Birinci Dünya Savaşı devam ederken 1916 yılında Fransız diplomat François George Picot, İngiliz meslektaşı Sir Mark Sykes ile, Filistin'i İngiltere'ye, Suriye ve Lübnan'ı da Fransa yönetimine bırakan gizli Sykes-Picot Anlaşması'nı imzalamıştı.
Savaş bittikten sonra da Paris'te 1919 Ocak ve Haziran arasında Ortadoğu'yu da yeniden şekillendiren yüzden fazla görüşme gerçekleştirilmiş, bağımsız ve bütün olmayı hayal eden Arap milliyetçileri galipler tarafından ülkelerinin bölünmesine tanıklık etmek zorunda kalmıştı.
CENEVRE'DE TÜM BU GÖRÜŞMELERİN HAYALETİ DOLAŞIYOR
Muhalifleri destekleyen bir ülkenin üst düzey diplomatlarından biri muhaliflerin moralinin bozuk olduğunu gizlemiyor ama, bunun da bir taktik olduğu görüşünde.
"Ülke içinde rejim güçlerinin ilerlemesi biraz abartılıyor. Bir iki köy rejime geçmiş olabilir ama bu hep yaşanıyor, sonra geri alınıyor. Bu da masayı zorlama taktiği."
RUS DESTEKLÄ° REJÄ°M HALEPTE Ä°LERLÄ°YOR
Ama muhalifler Cenevre'deki görüşmelere ilişkin yol haritası belirlemeye çalışırken gözleri ve kulakları ülke içindeki gelişmelerde.
Rusya'nın havadan desteklediği rejim güçleri ve milisler Halep'te ilerliyor.
Oysa muhalifler Cenevre'ye gelmeyi kabul ederken net bir biçimde bombardımanın durması, insani yardım ulaştırılması ve kuşatmaların kaldırılmasını istemiş, bu konularda özellikle ABD'den kuvvetli sözler almışlardı.
Suriye'de BM rakamlarına göre 480 bin kişi kuşatma altında. 13 milyon insanın da acil yardım ihtiyacı var.
Muhalifler, bunların gerçekleşmesinin BM Güvenlik Konseyi Kararı ile bağlayıcılığa kavuştuğunu hatırlatıyorlar. Onlara göre bu insani konular müzakere edilemez. Dolayısıyla durum değişmemişken ve hem uluslararası güçler verdikleri sözleri tutmazken, hem de rejim ülke içinde ilerlerken burada görüşmelerin yapılamayacağını, yapılsa bile bir sonuç çıkmayacağını düşünüyorlar.
Ama masadan kalkarlarsa, soruna siyasal çözüm bulma iddiasındaki bir müzakere masasının uzun bir süre daha kurulamayacağının da farkındalar.
BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan Mistura da bunu açık açık dile getirdi. 2012'de ve 2014'de de soruna siyasal çözüm bulmak isteyen Cenevre görüşmeleri yapıldığını katıldığı yerel bir tv programında salı akşamı hatırlatan Mistura şunları söyledi:
"Beş yıllık bir savaştan sonra, taraflar birbirinden nefret ederken ve arada hiç güven yokken görüşmeler her an çökebilir tabii. Ama görüşmeler iki denemeden sonra bu kez de çökerse, Suriye için hiç umut kalmaz."
Muhalifler, görüşmelerden çekilirlerse, onları masaya oturtmak için epey uğraşan başta ABD olmak üzere, Batılı ülkelerin desteğini de kaybedebileceklerinden endişe ediyorlar bir yandan da.
Muhaliflerin önündeki başka bir seçenek de masadan kalkmamak ama görüşmeleri dondurmak. Rusya bombardımanı sona erinceye kadar Cenevre'de kalmaya devam etmek ve görüşmelere gitmemek.
Bu seçeneği Suriyeli muhaliflerin oluşturduğu Yüksek Müzakere Heyeti sözcülerinden Nasan Ağa da dile getirdi. Ağa'ya göre, rejim ve Rusya Cenevre görüşmeleriyle alay ediyor.
BM Özel Temsilcisi Mistura, muhaliflerle Salı günü görüşememişti. Muhalifler randevuya gelmedi. Mistura Çarşamba günü akşamı da muhaliflerle görüşmek istiyor ama muhalifler bu toplantıya gidip gitmeyeceklerine henüz karar vermedi. Gideceklerse de şunu söyleyecekler:
"Siz BM olarak bize söz verdiniz. Ama yerine getirmiyorsunuz, getiremeyecekseniz, söyleyin başımızın çaresine bakalım."
Henüz yorum yapılmamış.